Marsu bir yer mantarını ayağıyla ezer ve ağzına atar. Çiğnerken mantardan zehirlenir gibi olur ve üç çocuğu endişelenerek yanına koşarlar. Daha sonra Marsu sağ sağlim ayağa kalkar ve bütün ailesi çok sevinir. Daha sonra Marsu, küçük kızını ve oğlunu etçil bir bitkiden kurtarır ve onlara ormanda ne yenmesi ya da ne yenmemesi gerektiğini öğretmeye başlar. Bir kelebeğin peşine takılarak uzaklaşan oğlu nehirde bir gezi gemisi keşfeder.
Geminin halatının kafasına düşmesiyle bayılan oğlunu iki küçük çocuk bulur. Bu sırada küçük oğlunu arayan Marsu ormandaki bütün canlılara oğlunu görüp görmediklerini sorar. Küçük oğlu ise bir kız ve erkek çocuğu tarafında oyuncak gibi kullanılmaktadır. Gemiyi gören Marsu gemiye binerek içinde oğlunu ararken yanlışlıkla geminin mekanizmasını bozar. Küçük oğlu ise uzun kuyruğunu kullanarak çocukların elinden kurtulmayı başarır ve güverteye çıkar. Bu sırada gemi sakinleri gemi bozulduğu için dört bir yana kaçmaktadırlar.
Marsu’nun oğlu gemide kaniş cinsi bir köpek ile oynarken, Marsu ise geminin mutfağındaki yemekleri keşfeder ve hepsini bir lokmada mideye indirir. Kaniş ile arkadaş olan Marsu’nun oğlu suya düşer ve bir sürü su yutar. Küçük kız ve erkek kardeşlerin babası onun hayatını kurtarır ve Marsu’nun oğlu kendini yine çocukların arasında bulur.
Marsu’nun oğlu gemide gezerken mutfağı keşfeder ancak aşçı onu yakalar, bu sırada babası Marsu ve çocuklar onu aramaktadırlar. Sonunda Marsu oğlunu kurtarır ancak küçük çocuklar ikisini aralarında paylaşmak istemektedirler. Küçük çocukların babası Marsu ve oğlunun ayrılamayacaklarını ve aile olduklarını çocuklarına açıklar. Marsu ve oğlu sağ sağlim diğer kardeşlerin ve annenin yanına dönerler.